BİR YAKIT TASARRUFU HİKAYESİ
1970 ortalarında ders/erden kaçarak üniversite kütüphanesine gider, otomobil dergilerini karıştırırdım. Türkiyede otomobilin bugünkü kadar yaygınlaşmadığı, halk için otomobilin bir özlem olduğu, sadece üç yerli otomobil markasının satıldığı, bir otomobil için 24 ay sıra beklendiği günlerde en büyük tutku md u otomobiller. Avrupa otomobil markalarını, modellerini, moto rözelliklerini ezberler, arkadaşlarla tartışırdım.
Zaman içerisinde otomobillerin güçlerinden çok yakıt tüketimleri ilgimi çeker oldu. 1970 lerin sonlarında dergilerde yakıt tasarruf cihazlarını inceledim ve % 5 lerden % 20 lere varan oranlarda tasarruf sağlayan çeşitli cihazlar buldum. O günlere düşük geldi bana bu oranlar. Benim beklenti m % 50 mertebesinde idi. Gene de arabama elektronik ateşleme kiti (Transistor Ignition) taktım. Karbüratör manifolduna takılarak, türbülans yaratan, reklamı yapılan yerli imalat BENTA cihazı aradım bulamadım. O dönem arabalarının ateşleme sistemlerini, karbüratör ayarlarını öğrendim. Ateşleme ve karbüratör ayarı ile oynayarak kullandığım arabaların yakıt tüketimlerini düşürmeye çalıştım. 1988 Renault 9 ile 6.75 1t/100 km elde ettim. Renault 9 otomatik Broadway in tüketimini ise bir türlü 10 1t/100 km altına fazla düşüremedim.
İki yıl evvel kullandığım Renaut otomobilimi sattım. 1991 model Ford Scorpio Ghia aldım. Satan arkadaş çok methetti. "Abi, büyük araba olduğuna bakma, az benzin yakar, ben bu arabadan iddia üzerine çok para kazandım. Bir depo ile (70 litre) 800 km yol yapar, İstanbula gider gelirsin" dedi. Kullanılmış araba, ne çıkacağı belli mi olur. Arabanın büyüklüğü, konforu, rahatlığı hoşuma gitti aldım arabayı. Ateşleme ve enjeksiyon sistemi bilgisayar kontrollü, ful dijital elektronik. Müdahale imkanı yok, ne ateşlemeyi ayarlayabilirim, ne karbüratör ayarı yaparım. Bendeki de hastalık ya! arabanın yakıt tüketimini düşüreceğim. Kafaya taktım bir kere, eskiden beğenmediğim düşük orandaki tasarruf cihazlarını, çeşitli otomotiv ürünleri üstüste ekleyip yakıt tüketimini düşüreceğim. Kağıt üzerinde bir hesap yaptım % 6 şundan, % 8 bundan derken sonuç gayet güzel çıkıyor. Hadi Bismillah. Mühendisiz, ya sinekten yağ çıkartıp, çıkan yağ ile de motoru çalıştıracağız! (dizel arabası olan arkadaşlar deneyebiir belki, hava filtrenizi çıkartın,hava girişine ampul takın ve gece bol sinekli bir güzergahda yola çıkın). Arabanın üzerindeki 205/6015 lastikleri çıkartıp attım, düşük enerji tüketen lastik markaları arasında o dönemde bana hesaplı gelen, üstelik fren mesafesini de önemli ölçüde azalttığı söylenen Silica hamurlu Continental Ecocontact 195/75 -15 (çap aynı, taban dar) lastikleri taktım. Motor, şanzıman, diferansiyel yağlarını değiştirip Mobil Sentetik yağ koydum. Yurtdışında kullanıp çok iyi sonuç aldığım Bosch Platin bujilerden (4 adedi 3.99 $) aradım Ankara piyasasında. Bosch yetkili bayisi" Iyi değil o bujiler, getirtmiyoruz" dedi. Tabi ki iyi değil o bujiler. Lanetlerin ömrü 100,000 km. Eski yerli arabaların neredeyse motor ömrü. Bir kere satsan bir daha kime satacaksın. Piyasayı öldürür mahveder valla. Yılmadım, arıyorum, karaborsa maraborsa belki bulurum. Bir dükkana girdim. Selamün aleykümaleykümselam. Platin buji varmı kardeş? Var abi dedi, bir takım platin bir takım buji çıkardı koydu tezgaha. "Ikisi bir arada yok mu?" dedim. Arabadan mı anlamıyorum, dalga mı geçiyorum, adam mı seçiyorum tartmaya çalıştı adam. Neyse Ford yetkili servisinden Motorcraft Platin uç takılmış bujilerden bir takımı yaklaşık 80 milyon TL bayılıp aldım. Şimdilerde Chrysler ve Mercedes fabrikalarının da kullandığı manyetik tasarruf cihazlarından aradım. GM Marka manyetik tasarruf cihazı diğerlerinden daha kuvvetli geldi, aldım taktım enjektör rayı girişine. Hava filtremiz temiz, sıra geldi yakıt tüketimini ölçmeye. Test cihazımız yok ki ölçelim, uzun yol yapılması gerekiyor. 2002 Haziran ayı, bir Cuma akşamı sıfırladık kilometre sayacını, topukladık Çeşme istikametine doğru. Ankara çıkışı saat 18:30, hava sıcaklığı ortalama 25 derece. Trafik koşulları normal, seyir sürati 90 km/saat civarında, arada sırada müsait koşullarda 110 basıyorum. Gözüm sürekli benzin göstergesinde. Herbir çeyrek depoda ara tahminleri yapıyorum, sonuç iyi gidiyor gibi gözüküyor. Geceyarısı 02:00 civarında Çeşmeye vardığımızda normalde alt çeyreğe inen depo, yarım depo seviyesinde gösteriyor. Görünüşte durum gayet iyi gözüküyor. Sonuç Ankaraya dönüşte belli olacak. Cumartesi güzelce denize girdik, dinlendik balık yedik. Pazar öğleden sonra Ankaraya dönüş. Eski tüketime göre Uşak civarında benzinin bitmesi gerekirdi, depoda daha benzin var. Sonuç olumlu gidiyor. Afyona geldik benzin hala var. Sivrihisar, ibre aşağı gitmeye başladı, uyarı ışığı yanıp sönmeye başladı. Işık tam yandıktan biraz sonra alırım benzini, nasıl olsa adım başı da benzinlik var. Tecrübeme dayanarak hesaplar yapıyorum, ikaz ışığı tam yandıktan sonra en az 60 km yol yapması lazım.
Şu anda az yaktığına göre bu miktarın 90 km olması lazım. Biraz sonra ışık tam yandı. Hesapları yaptık ama ya tutmazsa. Yol da yokuş yukarı gidiyor sürekli. 90 km düz yola göre idi, yokuş yukarı ne kadar gider acaba. Yolda da yenileme çalışmaları var, toprak zeminden geçiyoruz, toprak zeminin kaymak asfalta göre benzin tüketimine olan etkisi 45 derecenin Sinüsüne mi müsavidir acaba? Havada iyice karardı. Her 3-5 km de bir olan benzinlikler de bizim risk bölgesinde aniden kesiliverdi adeta. Keşke bir plastik bidona 3-5 litre benzin alsaydım, ne olur ne olmaz. Karanlık yolda benzini bitmiş bir araba, el kol işareti ile benzinliğe ototop yapmaya çalışan kendi siluetim geliyor gözümün önüne. Gülmeye çalışıyorum, acı bir tebessüm çıkıyor dudaklarımdan. Umutsuzluk içerisinde gaza son derece hassas, dokunarak basıyorum. Toplam km 1300 civarında gösteriyor. Denememiz başarılı, ama başarıyı bir de tedbirsizlik sonucu yolda kalmakla gölgelemek var. En sonunda ileride bir ışık göründü. Türkiyede serap olmaz olmasına ama, benzinliği olmayan bir restoran da olabilir. Biraz daha yaklaşınca benzinlik tabelası daha da belirginleşti, haydi oğlum biraz daha gayret, benzinliğe 100 metre kala bırakıp da halimize güldürme bizim. Neyse benzinliğe girdik, pompanın önünde durduk. Aklıma 1977 yılı geldi. "Hükümet zam yapıyor, bu akşamlık benzin satışları durdu abi". "böyle zammı da, seni de,…"
Depoyu doldurttum, bir yandan da bakıyorum 70 litrelik deponun dibinde ne kadar benzin kalmış diye. Boşa telaşlanmışız canım, daha 20 km götürecek benzinimiz varmış. Sonuç: bir depo ile 1300km (5.31t/100km).
Arabayı bana satan arkadaşa gitmeye epeydir niyetim var. " Hacı" diyeceğim, " Var mısın iddiaya, bana sattığın araba bir depo ile 1300 km yapıyor." Eminim ki 1000 km altı bana, 1000 km üstü ona olacak şekilde 5 milyarına kesişiriz.
Teknik Veriler:
Marka: Ford Scorpio Ghia, 1991 imalatı
Klima: Mevcut,
Direksiyon: hidrolik
Ağırlık: 1300 kg
Motor: 2.0 litre DOHC
Yakıt besleme: Ford EEC Mark IV , 386 chip Ateşleme: Krankşaft pozisyon sensöründen giden dilerle beraber bilgisayarda değerlendirilip, ateşleme ünitesini tetikliyor. Konvansiyonel bobin ve dağıtım amaçlı distribütör mevcut. Normal voltajlı ateşleme.
Sağlanan tasarrufun dağılımı:
GM Manyetik tasarruf cihazı: % 18-25
Continental EcoContact lastikler: % 12 ( lastik hamuru+ dar profil+ 30 psi basınç)
Sentetik yağ: % 5- 8
Platin Bujiler: % 5
Dikkatli sürüş, hava koşuları vs: % 15 civarında etkili olabiliyor.
Gelecekte denemek istediğim tasarruf cihazları:
- 1.1 atmosfer civarında (% 10) besleme yapacak, yüksek devirli elektrik motoru tahrikli,elektronik kumandalı süper şarj cihazı
- Motora su enjekte etme sistemi
- Champion eon bujiler
Hepinize bol tasarruflar dileği ile.
Barbaros AKAMAÇ
Yazıyı doğru yere mi yazdım bilmem ama bana bu yazı çok ilginç ve inandırıcı geldi. İlham alıp, icat yapacak arkadaşlar vardır eminim.