Tofas Team

Tam Versiyon: Memorat örnekleri
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Memorat: bir insanın yaşadığı ve çeşitli sebeplerle izahı yapılamayan olağanüstü an ya da hikâye manasını taşır.

Arkadaşlar okuldan proje ödevi olarak bunu verdiler 15 tane bulmamız istendi fakat tamamı gerçek hikayeler olmak zorunda bende başınızdan böyle olaylar geçmişse yardım edebileceğinizi düşündüm Smile

Örnek:1999 Depreminde teyzemlerin binası yıkıldı fakat kıllarına bile zarar gelmeden evden çıktılar peki bu olay nasıl oldu?

Kuzenim depremden 5 dk önce rüyasında tokat atılarak uyandırılıyor ve ağlaya ağlaya teyzemlerin yanına gidiyor teyzemlerde su içirmek için mutfağa geçiyorlar tam o anda deprem başlıyor yan bina teyzemlerin yatak odasına çöküyor ardından balkona çıkıyorlar 2 tane adam aşağıya atlayın yoksa bina çökecek diyor fakat 2. kattalar aşağıya atlasalar zarar görmemeleri mümkün değil herneyse teyzem küçük kuzenimi aşağıya attığını söylüyor ama kuş gibi aşağıya süzüldüğünü söylüyor ardından hepsi atlıyor hiçbirine zarar gelmiyor arkalarını dönüp 2 adama teşekkür etmek istiyorlar ama adamlar ortalıkta yok heryeri arıyorlar fakat adamları bulamıyorlar
Yaşanmış ve ilginç olaylar diye googlede arat bulursun.
Kardeşim bizim final ödevi olarak verilmişti bu yapmıştık, sınıfa bi soruşturıyım elinde örneği olan varsa yollayalım sana
Usta google dan herkes aratır hocada ödeve 0 ı basar Big Grin Hoca halk bilimci biri tamamiyle farklı hikayeler istiyor
tam serkanlık olay başından geçmese bile uydurur Smile
Arkadaşlar evet geçmese bile uydurabilirsiniz Big Grin
Benim de aklıma direk Serkan geldi Smile
Serkan, king of the memorat Big Grin
Madem millet maytap geçiyor, biz de fitili ateşleyelim. Bi kaç gündür köydeydim, giremedim foruma yoksa bekletmezdim sizi.

18+ Birazdan okuyacağınız hikayeler %100 gerçek olup, bizzat yaşayanlardan dinlediğim olaylardır.

Muhtemelen 5-6 yaşlarındayım, köyde yaşıyoruz o zamanlar. Karadeniz ya yemyeşil işte, bir tarafımda dağlar, diğer yanımda denizle gök kubbe oynaşıyor. O sene kış çok çetin geçiyor ve burnumuzun ucunu çıkaramıyoruz dışarı, kar kaç metre olmuş bilmiyorum ama benim boyumu aşalı çok olmuş. Evimizin penceresi yol seviyesinden yaklaşık 1,75 m yüksekliğinde ancak yoldan geçen minibüsün üstü bile görünmüyor. Kestane odunu yanıyor sobalarda, üzerinde mandalina kabukları koksun içerisi diye, guzine ( eski bir soba türü, sol tarafında ateş yanar, sağ tarafında ekmek kızartma gözü vardır) ise kestane dolu. Mübarek ramazan ayı ya teravih için evimizin dibindeki camiye gelen köy ahalisi bu soğıkta eve gitmeden önce bi demlik çayımızı yudumlarlar sohbet sevgisi ile. Buyur edildiler hepsi içeri ve misafirler için ayrılmış odanın sobası yandı, çay ocağa kondu... Tahminim 15-20 kişiydik hepsi de erkek ve çoğunluğu 50 yaş üstü. Gaz lambasını biraz daha açtık aydınlansın ortalık diye. Şişe çevirmece oynayan liseli ergenlerin bir sonraki durağı olan cin,peri hikayeleri o gece bizim de eve misafir oldu. İnsan şehirde korkmuyor bunlardan ama köyde evler birbirlerinden uzak olduğu için ürperiyoruz ister istemez. Hala daha korkarım evin arka tarafına geçmeye. Bundan sonrasını ise bu gece anlatılanlardan bi kaçını anlatmak için yazacağım. Yaşayanların gerçek ismi kullanılmayacaktır.

-------

Olayı anlatan Mehmet amca 55 yaşlarında falan ancak olayı yaşadığında daha 10 yaşında en fazla. Eskiden boş oturana ekmek yokmuş evde, çocuklar gündüz inekleri güder, akşam bi iki saat uyur gece yarısı da değirmene giderlermiş. Yedikleri yemek ise el kadar ekmekle bi tabak mısır çorbası o zamanlar. Bugün senin için ev araba neyse o zaman da bi tavuk o derece önemliymiş yani, atın değerini sen düşün. Mehmet amcaların atı kaybolmuş, bi gün ara iki gün ara yok. Haber salmışlar eşe dosta gören bilen çıkar diye. 2 gün sonra komşu köyden haber öğle vakti, babası çağırmış mehmet'i. Atın bulunduğu köyü tarif etmiş ancak o cocuğun yürüyeceği bi mesafe değil kesinlikle. Yaramazlık diz boyu ya gelirken ata binerim diye hevesle çıkmış yola bizimkisi. Akşamın darıyla varmış köye bulmuş atı, elde ne yemeye bişe var ne atı tutmaya ip. Yanaşmış sarılmış boynuna ve atlamış sırtına, akşam ezanı okunmuş o vakit, atın yelesine sarılmış sımsıkı yön vermek için, ayaklarını ön bacaklarının arkasına sıkıştırmış deh demiş bizim küheylana. Gece karanlığına çıplak atta dört nala gelmiş bayağı, nihayet bildiği topraklarda ancak eve daha 2 saatten daha uzun yol var. Yol ayrımında inmiş attan, sağdan giderse mahalle içinden 3bucuk saatte eve gidecek, soldan giderse de 2 saatte ama hep orman içinden gelebilecek. Ata bakmış hayvan soluk soluğa daha binemeyecek. Hayvanı orada elinden kaçırmış ve at mahallenin olduğu uzun yola koşmaya başlamış. Herhalde eve gider artık diyerek kendisi kısa yolu yani ormanı seçmiş. Derede biraz su içmiş ve girmiş bahçe yoluna. Bu orman içerisindeki fındıklıklardan bizim de bahçemiz var, çok dik bir yer, ayakta durmak zor, alt tarafınız dere ve düşseniz kayalıklarda parçalanmanız büyük olasılık. Patikada ilerlerken bizimkisi artık yolu zor seçer olmuş, yatsı ezanı da okunmuş o vakit. Derken rüzgar ile gökgürültüsü arası bi ses duymuş hemen arkasında ancak geriye bakmak ne mümkün korkudan. Başlamış yokuş yukarı koşmaya, zaten dermansızdı hepten bitmiş. Yolun daraldığı bi yere gelmiş, alt taraf uçurum üst tarafsa kayalık. Yan yana 3 kişi anca durur. tam yolun ortasında daire şeklinde bir alan ancak ışıl ışıl. Mehmet amca görüntüyü tarif ederken gözleri doluyor ve yaşlarını siliyor tekrar, etkisi hala üzerinde. "Öyle yanıyor ki hani TV de kanal çekmeyince karıncalanır ya aynen öyle kımıl kımıl bi görüntü" diyor. Alttan geçmek imkansız, üsttense kayalara sürtünerek geçecek, Başlıyor okumaya ve gözlerini yumum kayalara sürüne sürüne geçiyor. Bazı sesler duydum o an ama anlamadım diyor. Tekrar arkasına bakmadan eve devam ediyor ve soluklanmak için durduğu ormanın içindeki dere kenarında bi sessizlik oluyor, ardından ŞŞAAFFFFFFF diye sanki poşetin bi yere çarpması gibi ama çok yüksek bir ses, dere boyu alttan yukarı bi anda apaydınlık oluyor. Aynı aydınlık bi kaç saniye içinde yukarıdan aşağı... Bizimkisi yorgunluğu unutuyor, yolu bırakıp direkt ormana dalıyor dimdik eve koşuyor. Malum Tebbeti tersten okumuş korkudan. Eve geliyor ve annesine ilk söylediği şey " Bana bişe olursa doktora değil hocaya götürün" oluyor ve bayılıyor. Daha sonra gittiği bi hoca o gördüğü ışıltılı şeyin 3harflilerin evi olduğunu, deredeki sesli ışığın ise orayı benimsemiş koruyan bi yatırın olduğunu söylüyor. İnanılır inanılmaz ancak gündüz de olsa ürperirim o yoldan...

-------

M. Ali amca alıyor sözü çayını yudumladıktan sonra. Gençlik yılları onun da ve bi arkadaşının cenaze haberi geliyor. Gece gece iki arkadaş yola çıkıyorlar at sırtında ki sabah orada olabilsinler.Yatsı ezanından sonra bi mezarlıktan geçmeleri gerekiyor ve sürüyorlar atları mezarlığa. Ortalara doğru geldiklerinde bizimkisi bakıyor yere, bembeyaz bir tavşan atın bacaklarının arasında dolanıyor. Kamçıyı çekiyor sağ eline bi sallıyor hayvana, kamçı boşa. O kamçı ile adamın süratına vursan ameliyatlık iz açar hani o derece. Tekrar görüyor tavşanı yine nişan alıp sallıyor ama karavana. Önde giden arkadaşı attan inip atın ağzından dizgini çıkarıyor ve atını çekmeye başlıyor. M.Ali sen de attan in ve dizgini çıkar diyor. Bizimkisi inip çıkarıyor ve tavşan kayboluyor ortalıktan, sorunsuz gidiyorlar. Anlatılan hikayelerin çoğunda 3harfliler ya bembeyaz bi koyun ya da tavşan olarak görünür. At ise homaylo-hamaylo- her ne ise o gruba girer yani 3 harflileri sezen, insanı beladan koruyan hayvandır. Ağzında dizgin varsa 3 harfli atı kontrol eder yoksa bişe yapamazmış.

-------

Yağmurlı bi gün ama kıyamet kopacak derecede, dedem de bahçeye inekleri almaya gider, yağmur damlaları fişek gibi inmekte gökyüzünden, göz kapağını aralamaya fırsat yok. Hayvanları bulur dedem ve yola katar hayvanları ancak at bi türlü gitmez, dedem iter kakar vurur çeker ama yok hayvan olduğu yerde tepinir durur. Yukarıda hikayenin sonunda anlattığım şey aklına gelir, dizgini söker ağzından, atlar sırtına atın deh demeye kalmadan hayvan eve koşmaya başlar, altında durdukları ağaçtan daha 1o metre uzaklaşmadan bi çatırtı kopar geriden, dönüp baktığında ağaca yıldırım düştüğünü görür. At özellikli bir hayvandır, sahibi sırtından düşünce bir adım atmadan başında bekler, evrendeki güçleri hisseder, belki de biz Türkler farkında olduğumuzdan atı daha erken evcilleştirip avrupa topraklarına sürdük ordumuzu. "Binekler üstünde kara yağız adamlar geliyor" diye boşuna kaçmadı germen kavimleri.

-------

Dedemle küçük kardeşi ortak kamyon işletiyorlarmış. O zaman araba nerde, köylü kamyonun kasasına dolup şehre iniyormuş. 3-5 para birikince bizimkiler bi Jeep almış tahminim CJ5 ya da CJ serisinde bişe ( Fatsa da CJ serisi çok polülerdir oradan tahminim Big Grin ) gece köye gidiyorlar. Mezarlığın altından geçiyoryol ve bunlar yokuş aşağı iniyorlar. Alttan yukarı bi tavşan geliyor tam da araba izinden ve tavşan da tavşan ha ufak tefek değil. Amcam dedeme bakıyor " ezeyim mi abi diyor?" dedem de onayı verince bizimkisi ön tekeri nişanlıyor hayvanın alnının çatına Big Grin sözde hayvanı ezecek, hayvan can vermeden Allahuekber deyip boğazlayacak oracıkta. Bizimkiler sırıtırken Jeep tavşanın üstünden geçiyor, yani araba sallanıyor, anlıyor ki ezdim, amcam hemen çakıyı çekiyor ve aşağı inmeden alini uzatıyor aşağı hayvanı tutacak güya. Ama tavşan yok Confused Geri vitese atıyor ve az geri geliyor ön teker yine sekiyor aynı yerde. Jeep in ışıkları yolu gündüz gibi yapıyor ama ortalıkta ne tavşan var ne başka bişe. Biri Yasin'den biri Fatiha'dan çevirmeye başlıyor hatimi, zor geliyorlar eve...

-------

Daha çok vardır böyle hikayeler bizim buralarda da gece vakti çayla çıkar tadı deniz rüzgarı eserken. Anlatılır geriye kalanlarda ve millet evlerine koyulur sahura yetişmek için. Ben se sobanın kenarında yatağıma kıvrılırım. Gaz lambası kapandıktan sonra hepsi yaşanır rüyamda...


...............................................................................................................................................................................



Zamanı behrin birinde bi uşak yaşarmış Bandırma dolaylarında... Big Grin
bende fazlacana var eğer bunlar olmazsa soyle bana sana mesaj atarım